ÖN İNCELEME

ÖNİNCELEME

1. ÖN İNCELEME NEDİR?

Hukuk Muhakemeleri Kanununu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılanmasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar, sırası ile dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür.  Bu çerçevede yargılamanın aşamaları sırasıyla aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

  • Davanın açılması (m. 118 vd.) Ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi (m. 126 -136)
  • Ön inceleme (m. 137-142). Ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilmeyecektir.
  • Tahkimat. Şeklî tahkikat işlemeleri (tahkikatın yürütülmesine ilişkin işlemler, m. 143 -183) ve maddi tahkikat işlemleri (ispat ve deliller, m. 187 -293 ) .
  • Tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama (m. 184-186).
  • Hüküm (m. 294 vd.).

Bu aşamalar içinde ön inceleme özel bir öneme sahiptir. Yargılamanın daha düzenli yürütülmesi, tarafların iddia ve savunmalarının ve bunlara ilişkin delilerin tam olarak belirlenmesi ve toplanması ve gereksiz tahkikat işlemelerinin önüne geçilmesi, tahkikata ilişkin tüm hazırlık işlemlerinin yapılarak, tahkikatın gerektiği gibi ve kısa sürede tamamlanması amacıyla özellikle yargılamanın başında verilmesi gereken kararların sonraya ertelenmemesi için ön inceleme aşaması kabul edilmiştir. Böylece her bir yargılama kesiti gerektiği gibi uygulanacak, bir aşamada yapılması gereken işlemler gereksiz yere başka bir aşamanın içine taşınmayacaktır. Yargılamanın karmaşık, bilinmez ve ön görülmez bir süreç hâline gelmemesi, bir düzen içinde ve kısa sürede tamamlanması aynı zamanda adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu sebeple uygulamada zaman zaman yapıldığı gibi, yargılama aşamalarının iç içe geçtiği, biri tamamlanmadan diğerine geçilmesi şeklinde bir yargılama doğru değildir. Örneğin, henüz dilekçeler aşaması tamamlanmadan tahkikat için duruşma günü tebliğ edilmesi ve bu sebeple tahkikat duruşmaları yapılırken bir yandan da dilekçelerin verilmeye devam etmesi ve gereksiz duruşmalar yapılması, tahkikata tüm deliller toplanmadan başlanması, duruşmaların delil toplamak için gün verilmesi ile geçmesi hep kötü uygulama örneklerdir.  Oysa yapılması gereken dilekçeler aşamasının tamamlanması, bu arada ibrazı mümkün olan delillerin ibrazı ile başka yerden getirilecek deliller varsa bu delillerin bildirilmesi ve gerekli masrafın alınarak delillerin toplanmaması, bu işlemler yapıldıktan sonra delillerin tartışılması için duruşmalar açılması, keşif veya bilirkişi incelemesi için oturum yapılması, en sonunda da taraflar tüm yargılamayı değerlendirilmeleri için sözlü yargılamada fırsat tanınarak hüküm verilmesidir.

Uygulamada ortaya çıkan sakıncalarının önüne geçilmesi, yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi, yargılamada gereken hazırlığın davanın başında yapılmasını sağlanması bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu dilekçelerinin verilmesinden sonra tahkikat aşamasından da önce gelmek üzere “ön inceleme” adıyla bir yargılama aşamasını kabul etmiştir. Ön inceleme aşamasıyla, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanmasından ve tarafların ellerinde bulunan delilleri mahkemeye bildirmesi ve masrafların ödenmesinden sonra tüm bu dava malzemesinin inceleneceği tahkikat aşamasına geçilmesi amaçlanmıştır. Böylece tahkikat, delillerin toplandığı değil, incelediği ve tartışıldığı bir aşama niteliğine kavuşabilecektir. Ön inceleme aşamasında tarafların üzerinde anlaştıkları uyuşmazlığın çözümünde etkili olan ve taraflar arasında çekişmeli olduğu tespit edilen vakıa iddialarına hasredilebilecektir. Ön inceleme aşamasına kadar mahkemelerce kural olarak tahkikat için duruşma günü tayin edilmesi gerekir; aksi takdirde gereksiz tahkikat işlemleri yapılacak, zaman ve masraf kaybı söz konusu olacaktır.  HMK’ya göre; eğer gerekiyorsa ve duruşmasız bir karar vermek mümkün değilse, ilk duruşma, ön inceleme duruşması olmalıdır (m. 140). Ön incelemede hakim davanın esasına girilmesine engel bir sebebin varlığını tespit ederse, usule ilişkin bir kararla davayı sona erdirebilecektir. Davanın esasına girilmesi gerekiyorsa da bu durumda hakim öncelikle itiraz varsa zamanaşımı ve hak düşürücü süre konularını mutlaka inceleyerek bir karar vermelidir (m. 142). Bu arada belirtilen tüm yargılama aşamaları ve bu çerçevede ön inceleme aşaması, HMK’DA kabul edilen iki yargılama usulü olan yazılı ve basit yargılama usulünün tam olarak uygulandığı dava ve işlemler için geçerlidir. Ancak özel kanunlardaki hükümler çerçevesinde, bu yargılama kesitleri yerine başka bir usul kabul edilmişse o usulün öncellikle uygulanması ya da yargılama kesitlerinin bir kısmının uygulanmaması söz konusu olabilir.  Keza, özel birtakım yargılama usullerine yer verilen durumlarda, ilgili hükümlerin dikkatte alınması gerekecektir. Bu tür özel hükümlerin söz konusu olduğu durumlarda şayet ön inceleme aşaması mevcut değilse ya da bu yönde bir atıf yoksa, o zaman ilgili hükümler dikkate alınmalıdır.

2. ÖN İNCELEME DURUŞMASINDA NELER YAPILIR?

Genel olarak dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasından sonra tahkikat aşamasından önce yer alan bu aşamada, mahkeme tarafından ön inceleme yapılmadan dava görülmeye başlanmayacak, dolayısıyla davanın ortasında görevsizlik, yetkisizlik, dava şartlarının yokluğu gibi usuli nedenlerle davanın baştan başlanması engellenecektir. Peki, muhakemeyi hızlandıracak kurum olan ön incelemede yapılacak işlemler nelerdir?

  • Dava şartlarının ve ilk itirazların incelenmesi,
  • Uyuşmazlık konularının tam olarak tespiti,
  • Tahkikata hazırlık işlemleri,
  • Delillerin sunulması ve toplanması için gerekli işlemlerin yapılması,
  • Sulhe teşvik,
  • Tüm bu hususların tutanağa geçirilmesi,

Yapılacak olan işlemlerden de anlaşıldığı üzere, hâkim, ortada geçerli ve sürdürülebilir bir yargılama yapılabilip yapılmayacağı açısından dava şartları sağlanmış mı diye bakar ve akabinde ilk itirazları değerlendirir, daha sonra tahkikata konu olacak vakıaları değerlendirip, mümkünse sulhe teşvik eder, yine iddia ve savunma delillerin toplanması için gerekli kararları alır. Ön inceleme aşamasında hâkim, davanın esasına girilmesine engel bir durumu tespit ederse, usule ilişkin bir kararla davayı sona erdirir. Davanın esasına girilmesi gerekiyorsa, hâkim itiraz ve def’ileri mutlaka inceleyerek bir karar vermelidir (HMK m.142). İddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı da kural olarak ön inceleme aşamasıyla birlikte başlayacaktır. Kural bu olmakla birlikte, taraflar davayı geciktirmeye yönelik olmamak kaydıyla, yeni veya sonradan elde ettikleri delilleri hâkimin izniyle bildirebileceklerdir (HMK m.145).

Ön inceleme ile bağlantılı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi konusu yeniden düzenlenmiştir (m.141). Bu çerçevede:

• Dilekçeler teatisi aşamasında tarafların serbestçe iddia ve savunmalarını sunması ilkesi kabul edilmiştir.

• Ön incelemede ise, karşı tarafın onayı aranmış, fakat taraflardan biri ön inceleme duruşmasına mazeretsiz gelmezse, gelmeyen tarafın onayı aranmadan iddia ya da savunmasını genişletebileceği kabul edilmiştir.

• Ön inceleme aşamasından sonra ise, ıslah veya karşı tarafın onayıyla iddia ve savunmanın genişletilebilmesi ve değiştirilebilmesi kabul edilmiştir.

                Ön inceleme aşamasında yapılması gereken işlemlerin sırası bu şekilde belirlenmiş olmakla birlikte; bu sıraya ilişkin düzenleme bir “düzen hükmü” olarak anlaşılmalıdır. Hâkim yerine göre bu sıralamaya uymayabilecektir. Çünkü gerek dava şartları itirazları gerekse zamanaşımı ve hak düşürücü süreler ile ilgili itiraz ve def’ilerin karara bağlanması bazı hallerde delillerin değerlendirmesini gerektirebilecektir. Örneğin, taraflardan birinin dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının karara bağlanması bir adli tıp incelemesini gerektirebileceği gibi, zamanaşımını süresinin ne zaman başladığının veya ne zaman kesildiğinin tespiti de tanık dinlenmesini gerektirebilecektir. Bu gibi durumlarda, gerek ilk itiraz ve dava şartlarının, gerekse zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin savunmaların karara bağlanması tahkikat aşamasına da kalabilecektir. Aynı zamanda ön inceleme aşamasında kural olarak tahkikat işlemlerinin yapılmayacağı öngörülmüşse de bazı dava şartları veya ilk itirazlar ile ilgili karar verilebilmesi açısından ön inceleme aşamasında delil incelenmesi gerekebilecektir. Kısacası, delillerin incelenmesi tahkikat aşamasında yapılması gerektiği halde, bazı durumların varlığı halinde davanın esasına girilmeden deliller de incelenebilecektir.

Ön İncelemeyle Bağlantılı İşlemler Nelerdir?

Kanunda maddi hukuka ilişkin süreler hakkında kararlar doğrudan ön incelemenin içinde sayılmamış olmakla birlikte ön incelemeyle bağlantılıdır. Maddi hukuka ilişkin hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri usul hukukunun değil, maddi hukukun konusu olmaları sebebiyle esasen tahkikatın konusudur. Fakat süreler, maddi hukuk içerisinde şekli ve yargılamanın başında da karar verilmesi mümkün olan hallerdir. Yargılamanın gereksiz uzamaması için ön inceleme tamamladıktan hemen sonra ve tahkikatın başında bu konudaki itiraz ve def’ilerin incelenip karara bağlanması ön görülmüştür (m. 142). Hakîm ön inceleme işlemlerini yapıp ön inceleme tutanağını tamamladıktan sonra aynı duruşmada veya ilk tahkikat duruşmasının basında bu konudaki kararını vermelidir. Eğer davada hak düşürücü süre geçmiş ve bu durum dosyadan anlaşılıyorsa kendiliğinden ya da dava zamanaşımına uğramış ve bu konudaki def’ ileri sürülmüşse hakim diğer hususları incelemeden öncelikle bu konuda kararını vermelidir. Özellikle vurgulamak gerektir ki, Kanunun 142. Maddesinde düzenlenen ne hak düşürücü süre ne de zamanaşımı süresi usul-i sürelerdendir; bunlar maddi hukuk meselesi olup esasa ilişkin hususlardır. Fakat bunların tespitinin kolay olması sebebiyle incelenmesi aranmıştır.

Usule ilişkin ihtilaflar (bir zorunluluk olmadıkça) kural olarak ön incelemede karara bağlanması gerekir. Esasa ilişkin hususların ise, ön incelemede karara bağlanması söz konusu olmayıp işin esasına, yani tahkikata başlandıktan sonra karara bağlanması gerekir. Ancak bazen esasa ilişkin konular olan hak düşürücü sürenin veya zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu açıkça ortadadır ve fazladan bir tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm duruşması yapılması gerekmeyebilir. Bu durumda hakim ön inceleme duruşmasında ön inceleme işlemlerini tamamlayıp bu konudaki tutanağı tutmalı, sonra ön incelemenin tamamlandığını belirterek, aynı duruşmada tahkikata geçildiğini tutanağa yazıp tahkikat işlemi olarak tarafların delilleri çerçevesinde sürelere ilişkin değerlendirmesini alarak, son sözlerini sorduktan sonra hak düşürücü süreden veya zamanaşımından dolayı davayı reddedilmelidir. Bu durumda ön inceleme yapılmış, aynı duruşmada tahkikata geçilerek maddi hukuka ilişkin sürelerden dolayı dava reddedilmiş olacaktır. Bu şekilde davranılmasına engel olacak hiçbir hüküm yoktur; hatta bu hem kanun hükmüne uygun geçen bir yoldur.

Eğer hâkimin bu süreleri ayrıca incelenmesi ve değerlendirmesi gerekiyorsa, o zaman da hakim tahkikat için duruşma gününü belirlemelidir. Ancak süreler hakkında bir karar vermek mümkünken bunu gerekçesiz bir şekilde sonraki bir zamana bırakmak kanuna aykırı olacaktır. Ancak, maddi hukuka ilişkin sürelerle ilgili kararın verilmesi ayrı tahkikat işlemelerinin yapılması zorunlu kılıyorsa (örneğin, ancak tanıklar dinlenip kesi yapıldıktan sonra sürenin geçip geçmediği anlaşılabilecekse), bu durumda o incelemelerden sonra, bir karar verilebilir. 

Av. MAHİR KARABOĞA

KAYNAKÇA

  1. Medeni Usul Hukuku -Ders Kitabı-8.Baskı

      Prof.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr Oğuz Atalay, Prof.Dr Muhammet Özekes

      Onikilevha Yayınevi -2020

  • Medeni Usul Hukukunda Ön İnceleme

Seçkin Yayınevi 2.Baskı -2020 – Dr.ORHAN EROĞLU

“Yeni HMK’ya Göre Ön İnceleme” isimli makale.

“Hukuk Muhakemeleri Kanununa Göre Ön İnceleme” isimli makale.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir