Kusurlu Eş Boşanma Davası Açabilir mi?

Türk Medeni Kanunu’nun 166. Maddesi; evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her birinin “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebiyle boşanma davası açabileceğini öngörmüştür. Kanunun bu hükmü her ne kadar eşlerden her birinin bu davayı açabileceği şeklinde anlaşılmaktaysa da kusurlu eşin boşanma davası açıp açamayacağını ayrıca incelemekte fayda bulunmaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020 tarihinde vermiş olduğu bir kararda; kanunun bu hükmünü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamanın ve değerlendirmenin doğru olmadığını aksi takdirde bir kimsenin tamamen kendi kusurundan faydalanarak bir hak kazanacağını ve bu durumun temel hukuk ilkesine aykırı düşeceğini belirtmiş ve böyle bir düşüncenin tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkaracağını belirtmiştir..

Boşanmayı elde etmek isteyen kişinin evlilik birliğini eşinin hiçbir kusuru olmadan, temelinden sarsıp daha sonra da mademki birlik artık sarsılmış iddiasıyla boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep etmesi temel hukuk ilkelerine aykırı düşecektir. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için yüzde yüz kusurlu olmamak gerekir.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebiyle Boşanmayı Talep Etme Hakkı

Belirmek gerekir ki; davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmayı talep edebilmesi için; eşine karşılık tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmasına gerek bulunmamakta, eşine göre daha fazla kusurlu olsa da boşanmayı talep edebilecektir. Bu ihtimalde boşanmaya karar verilebilmesi için davalı eşin az da olsa kusurunun varlığının tespiti gerekecektir. Şayet az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmayacak, az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı ve eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmaması gerekir.

İlgili Yargıtay kararı kanun hükmünü kanaatimizce isabetli bir şekilde yorumlayarak kusurlu eşin hiç kusuru bulunmayan bir eşe karşı Kanunun 166. Maddesine dayanarak boşanma davasını açması halinde davanın reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yani evlilik birliği temelinden sarsılmış olsa dahi; boşanmaya karar verilebilmesi için davalı eşin az da olsa kusurunun bulunması gerekecektir.

Sonuç olarak demek gerekir ki; Kanunun 166. Maddesini tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer ve gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır.

Av. MAHİR KARABOĞA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir