Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020 tarihinde vermiş olduğu bir kararda; toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış bir markaya benzer bir markanın, farklı bir mal ve hizmette kullanılması amacıyla tescil başvurusunda bulunulması halinde başvurunun itiraz üzerine belli durumlarda reddedilmesi gerektiğini öngörmüştür. Buna göre; başvuruya konu olan markanın, önceden tanınmış olan markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlama ihtimali varsa, itibarına zarar verebilecekse veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilecekse başvurunun itiraz üzerine reddedilmesi gerekmektedir.
Yargıtay kararına konu olan olay özetle; “davacının kozmetik, tekstil ve bağlantılı sektörlerde faaliyeti olan XXXA markasının sahibi olduğu ve bu markanın kendi alanında Avrupa, Amerika ve Türkiye’de lider sektörler arasında yer aldığı, Kurum nezdinde 120 adet XXXA ibareli markanın tescilinin bulunduğu, davalının da bu marka ile benzer olan XXXB ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, davacının bu başvuruya itiraz ettiğini ancak itirazın YİDK tarafından reddedildiği, bu sebeple red kararının iptalinin talep edildiği…” şeklindedir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; dava konusu markalar arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu sonucunda da Bölge Adliye Mahkemesi tarafların markalarını kullanmak istedikleri mal ve hizmetlerin farklı ihtiyaçları karşıladığı, birbirleriyle rekabet etme veya birbirlerini tamamlayan nitelikteki emtialar olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar vermiş ve karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Marka Tescilinde Nispi Red Sebepleri Nelerdir?
Marka tescilinde nispi red sebepleri 556 Sayılı KHK’NIN 8/1-b. Maddesinde sayılmıştır. İlgili kanun hükmü; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.” Şeklindedir.
İlgili kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere başvurunun reddedilmesi için;
- Markaların birbirleriyle aynı veya benzer olması,
- Markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzer olması,
- Markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunması ve bu karıştırmanın markalar arasındaki ilişkinin olduğu ihtimaline dayanması,
- Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından verilen bir izin veya gerekçenin bulunmaması,
- Tescilli veya daha önceden başvurusu yapılan markanın sahibinin itiraz etmesi gerekmektedir.
Somut olayda dava konusu markaların bulundukları sınıflar birbirinden farklı olduğundan KHK’nın 8/1-b. Maddesi uyarınca tescil başvuruş/unun reddedilmesi doğru olmayacaktır. Bu sebeple ilk derece ve bölge adliye mahkemesinin KHK’nın 8/1-b. Maddesine dayanarak davayı reddetmesi hukuka uygundur.
Farklı Sınıflarda Olan Markaların Benzer Olması Başvurunun Reddi Sebebi Olur mu?
Her ne kadar dava konusu markalar farklı sınıflarda yer alsa da her iki markanın dört harfli olduğu ve ilk ilk üç harfinin aynı olduğu şüphesiz olduğundan işaretler arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesi doğru değildir. Zira KHK’nın 8/4. Maddesi; bir markanın (veya başvurunun) aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade etmekle birlikte, bu ilkeye bir istisna getirmiştir. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, itiraz üzerine belli gerekçelerle reddedilebilir. Buna göre; tescilli markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, başvurunun itiraz üzerine reddedileceği belirtilmiştir. Kuşkusuz bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşması, tek başına 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesi hükmü anlamında davalı şirket başvurusunun reddi için yeterli değildir. Ayrıca başvuruya konu işaret ile davacının tanınmış markasının aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin gerçekleşmesi gerekir.
Somut olayda; taraf markaları her ne kadar farklı sınıflarda yer alsa da dört harfli isimlerinin ilk üçünün aynı olduğu şüphesizdir. Bu sebeple başvurusu daha sonradan yapılan marka başvurusuna tescilli markanın sahibinin yapacağı itiraz üzerine başvuruya konu markanın;
- Tanınmış markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı,
- Tanınmış markanın itibarına zarar verip vermeyeceği,
- Tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceğinin incelenmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Daha detaylı bilgilere ulaşmak için marka hukuku departmanında çalışan marka hukuku avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz.
Av. MAHİR KARABOĞA